6 Eylül 2020 Pazar

Çeviriler / Translations: Charles Wright

 

Charles Wright Şiirleri Türkçe Çevirileri / Poems by Charles Wright Translated and published in Turkish

Lagün Dertlenmesi

 

Dünyanın kıyısında, günlerden bir cumartesi öğleden sonra

Beyaz sayfalar uçuşuyor ve düşüyor rüzgârda

Tozlu düğümler çözülüyor kalpten, dalgalanıyor ve düşüyorlar

Akortsuz bir şey aklımı kurcalıyor

Her ne ise canımı sıkıyor durmadan.

 

Hava sıcak ve söylediğim sözlerin üzerinde rüzgâr esiyor

Dans ediyorum birazcık   

Kargalar denizden dönen bir esinti sarmalını yakalıyor

Küçük bir şarkı tutturuyorum

Canımı sıkan şey, canımı sıkıyor durmadan.

 

Cumartesi öğleden sonrası, kargalar aşağılara doğru süzülüyor

Kara sayfalar yükseliyor ve düşüyor

Biber fidanı ve keneotları yorgun başlarını ağır ağır döndürüyor

Bir şey, akortsuz ve incitici 

Her ne ise, canımı sıkıyor durmadan.

 

Charles Wright

(Çeviri Elif Firuzi)

 

Tu Fu Okuduktan Sonra Küçürek Meyve Bahçesine Çıktım

 

Doğu tarafım, batı tarafım tastamam yaz

Kendi bahçendeki alacakaranlık ne kadar derindir başka bir yerden  

Yuva arayan kuşlar

Dönüp duruyor çimenliğin üstünde

Gece küçük bir tekne gibi yaklaşırken 

 

Günden güne azalıyor kendime faydam

Şu alaycı kuş gibi

Daldan dala atlıyorum

Hevesle bekleyecek neyim var şimdi, elli dört yaşında?

Yarın karanlık  

Yarından da karanlık bir sonraki gün.

 

Gökyüzü köpekleri inliyor usulca 

Ateşböcekleri akşam sükûnetini kaldırıp sürüklüyor

Nemli çimenlerden

Hayatın curcunasının içine, günün bitmeyen keşmekeşine,

Sessizce git, sessizce. 

 

Charles Wright

 

 

 

 

 

Sessiz Kuşak

 

Arka bahçede öğle sonları, hayatımız da fotoğraflar gibi

Sararıyor başka bir yerde,

Başkasının albümünde,

Saklıda, ocak ayının güney yeli

Kolayca dağılıyor kara dalları arasından meyve ağaçlarının

 

Neydi o, hiç söylemek zorunda kalmadığımız şey?

Kim hatırlayabilir şimdi-

Dünyanın haksızlıkları hakkında bir şey

Bir şey, yağmur gibi ürpertiyle silkelediğimiz üzerimizden

Uzayıp giden bir tarlada

Şimşeğin çakmayacağına inanarak-

 

Pişmanlıkla kol kolayız artık, bir sol adım ileri, bir sağ adım,

Kimsenin hakkı kalmasın diye, şeytana da hakkını vererek 

Bir aşağı bir yukarı adımlıyoruz Dünya'yı

Canımızı dişimize takarak.

Ölünce ölürüz çünkü, savurur rüzgâr ayak izlerimizi.

 

Charles Wright

 

Gelecek  Zaman

Sonunda her şey hem acı hem tatlıdır-

Boş bir nazar, küçük bir ara istasyon, sessizliğin az ötesinde.

Eğer her günden zevk almayı bilmezsen,

                                              burada gelecek yoktur sana.

Ve eğer zevk almayı bilirsen, yine de gelecek yoktur.

Ve zaman, o kara köpek, ne mal olduğunu anlar,

                                                              ve zayıf yanaklarını yalar,

Ve yanına yatar- sıcacık sokulur-ve kıpırdamaz.

 

Maden Ocağında

Ben ki bütünlükten var olmuşum

Dedi o, ve içim ışıkla doldu.

Ve karanlık karşıda,

              parçalanmışların durduğu yerde.

Sert kelimeler, Yek, çetin kelimeler.

Dağ sırtları boyunca beyaz bulutlar büyüyor

Toprağın altında ne kadar da uzağız evden,

                                       ya da daha yakın.

 

 

Ceviren: Elif Firuzi

 

 

 

 

Laguna Blues

It’s Saturday afternoon at the edge of the world.
White pages lift in the wind and fall.
Dust threads, cut loose from the heart, float up and fall.
Something’s off-key in my mind.
Whatever it is, it bothers me all the time.

 

It’s hot, and the wind blows on what I have had to say.
I’m dancing a little dance.
The crows pick up a thermal that angles away from the sea.
I’m singing a little song.
Whatever it is, it bothers me all the time.

 

It’s Saturday afternoon and the crows glide down.
Black pages that lift and fall.
The castor beans and the pepper plant trundle their weary heads.
Something’s off-key and unkind.
Whatever it is, it bothers me all the time.

 

Charles Wright

 

 

 

 

The Silent Generation

Afternoons in the backyard, our lives like photographs

Yellowing elsewhere,

In somebody else’s album,

In secret, January south winds

Ungathering easily through the black limbs of the fruit trees.

 

 What was it we never had to say?

Who can remember now—

Something about the world’s wrongs,

Something about the way we shuddered them off like rain

In an open field,

Convinced that lightning would not strike.

 

We’re arm in arm with regret, now the left foot, now the right foot.

We give the devil his due.

We walk up and down in the earth

We take our flesh in our teeth.

When we die, we die. The wind blows away our footprints.

Charles Wright

 

After Reading Tu Fu, I Go Outside To The Dwarf Orchard

East of me, west of me, full summer.

How deeper than elsewhere the dusk is in your own yard.

Birds fly back and forth across the lawn

looking for home

As night drifts up like a little boat.

Day after day, I become of less use to myself.

 

 

Like this mockingbird,

I flit from one thing to the next.

What do I have to look forward to at fifty-four?

Tomorrow is dark.

Day-after-tomorrow is darker still.

 

The sky dogs are whimpering.

Fireflies are dragging the hush of evening

up from the damp grass.

Into the world's tumult, into the chaos of every day,

Go quietly, quietly.

 

 Charles Wright

 

 

Hiç yorum yok: