AY
Nasıl da muhteşem ölü
olan her şey
ve söze dökülemez:
ölü bir yaprak, ölü bir
insan,
ve çemberi Ay’ın.
Ve bütün çiçekler
ormanların koruduğu bir sır taşır:
Ay’ın Dünyamız
etrafındaki dönüşü
ölüm yoludur.
Ve Ay örer çiçeklerin
sevdiği
sihirli ağını
Ve Ay örer yaşayan her
şeyin etrafına
muhteşem ağını
ve geç saatlerinde sonbahar
gecelerinin
Ay’ın tırpanı biçer çiçekleri
ve ebedi bir arzuyla bütün çiçekler
Ay’ın öpücüğünü bekler.
KARAR
Ben müthiş olgun bir
insanım,
gel gör ki kimse tanımıyor
beni.
Arkadaşlarım yanlış bir
kanı oluşturuyor hakkımda.
Ben uysal biri değilim.
Uysallığımı kartal
pençelerimle dengeledim, evet yaptım.
Ah kartal, kanatlarının
uçuşunda nasıl bir tatlılık var.
Her şey gibi suskun mu
kalacaksın?
Yoksa şiir yazmak mı
istersin? Bir daha asla yazmayacaksın.
Her şiir yırtılışı olacak
başka bir şiirin,
şiir değil ama pençe
izleri.
YILDIZLAR
Gece olduğunda
basamaklarda durup dinliyorum,
yıldızlar üşüşüyor bahçeye
ben karanlıkta bekliyorum.
Duydun mu bak, bir yıldız
düştü şıngırtıyla!
Çimenlerde çıplak ayakla dolaşma;
Bahçem kırılmış yıldız
dolu.
GÜNEŞ SİSTEMLERİNDE YAYA GEZİNTİ
Yürüyerek
dolaştım Güneş
sistemlerini
bir parça ipliğini bulana
kadar kırmızı elbisemin
Hissediyorum şimdiden benliğimi.
Kalbim buralarda bir yerde
asılı,
kıvılcımlar saçıp, havayı
silkeliyor
öteki ölçüsüz kalplere.
BİR HAYAT
Yıldızların ulaşılmazlığı
kesin
herkes biliyor-
ama ben her mavi dalgadan
neşe derlemekten
ve her gri taşın dibinde
huzur aramaktan
vazgeçmeyeceğim.
Asla yakalanmayacaksa
mutluluk, hayatın ne anlamı var?
Kumda solan nilüferin
iflas etmişse doğası?
Dalga
kumsalı yıkar geceleri
Ne arar örümceğin ağında
bir böcek?
Ne yapar sayılı saatleriyle
mayıs sineği?
(Boş bedeni üstünde
kırışmış kanatlarıyla.)
Siyah beyaza dönüşmeyecek
asla -
yine de yaşamın rayihası
uçup gitmez,
her sabah taze
çiçekler
yeniden boy verdiği için cehennemden.
Bir gün gelecek
yeryüzü boşaldığında, gökler çökecek
ve her şey nihai suskunluğa
erişecek-
hiçbir şey olmayacak, mayıs
sineğinden başka
katlanmış bir yaprak içinde
ama bilmeyecek hiç kimse.
HİÇ
Sakin ol çocuğum, hiçbir
şey ebedi değil,
her şey görüldüğü kadardır:
orman, duman, akan raylar.
Bir yerlerde, uzak ülkelerden
birinde
daha mavi bir gökyüzü
vardır, güllerle kaplı bir duvar
palmiye ağacı ve ılık
rüzgâr-
ama hepsi bu.
Daha başka bir şey yok
çam ağacının dalındaki kardan,
sıcacık dudaklarla öpecek
bir şey yok,
zaten bütün dudaklar
zamanla soğur.
Fakat sen, benim kalbim
güçlüdür diyorsun, çocuğum
ve beyhude yaşamak
ölümden aşağılayıcı.
Ne umuyorsun ölümden?
Onun hırkasının yaydığı
tiksintiyi bilir misin?
Ve kendi eliyle ölümden daha
korkunç hiç bir şey yoktur.
Sevmeliyiz, hastalıklı
uzun saatlerini hayatın,
yıllarca mahsur kalmış arzularımızı
çölün çiçeklendiği
kısacık anlar kadar.
BİR AĞAÇ GÖRDÜM (E. Södeberg’in yayımlanan ilk şiiri)
Bir ağaç gördüm, bütün
ağaçlardan daha büyük
ve erişilmez çam
kozalaklarıyla dolu;
büyük bir kilise gördüm, giriş
kapısı ardına kadar açık
etrafta yürüyenlerin
hepsi solgun, dayanıklı
ve ölmeye hazır;
gülümseyen bir kadın
gördüm, yüzü boyalı
şansıyla kumar oynadığını
gördüm kadının
ve kaybettiğini gördüm.
Bir çember çiziliydi bunların
etrafında,
hiç kimse çizgiyi aşmıyordu.
Edith
Södergran / Çeviri: Elif Firuzi
Şiirlerin İngilizce çevirileri
THE MOON
How everything is
marvelous
And unspeakable:
A dead leaf and a dead
person
And the disc of the moon.
And all flowers know a
secret
And the woods preserve
it:
That the moon’s orbit
around our earth
İs the course of death.
And the moon weaves its
wondrous web
Loved by flowers,
And the moon weaves ist
fabulous webaround all that lives.
And on late autumn nights
The moon’s scythe cuts
flower,
And in endless longing
all flowers are waiting
For the moon’s kiss.
DECISION
I am a remarkably mature person
but no one knows me.
My friends create a false
image of me.
I am not tame.
I have waight tameness in
my eagle claws and know it well.
Oh eagle, what sweetness
in your wings’s flight.
Will you stay silent like
everything?
Would you perhaps like to
write? You will never write again.
Every poem shall be the
tearing up of a peom,
Not a poem, but claw
marks.
THE STARS
As night arrives
I stand on the steps and
listen,
The stars are swarming in the garden
And I stand in the
darkness.
Did you hear, a star fell
with a clang!
Dont’ walk badefoot in
the grass;
My garden is full of
shards.
ON FOOT I WONDERED THROUGH THE SOLAR SYSTEM
On foot
I wondered throught the
solar systems,
Before I found the first
thread of my red dress
Already I have sense of
myself.
Somewhere in space my
heart hangs,
Emmiting sparks, shaking
the air,
To other immeasurable
hearts.
NOTHING
Be still, my child, nothing exists,
and all is as you see: forest, smoke, and the flight of the railway tracks.
Somewhere far away in a distant land
there is a bluer sky and a wall with roses
or a palm tree and a wamer wind –
and that is all.
There is nothing more than the snow on the spruce-fir’s bough.
There is nothing to kiss with warm lips,
and all lips cool with time.
But you say, my child, that your heart is powerful,
and that living in vain is inferior to dying.
What did you want of death?
Do you know the disgust his clothes spread?
And nothing is more revolting than death by one’s own hand.
We ought to love life’s long hours of sickness
and narrow years of longing
like the brief moments when the desert flowers.
A Life
That the stars are
adamant
everyone understands—
but I won’t give up
seeking joy on each blue wave
or peace below every gray
stone.
If happiness never comes,
what is a life?
A lily withers in the
sand
and if its nature has
failed? The tide
washes
the beach at night.
What is the fly looking
for on the spider’s web?
What does a dayfly make
of its hours?
(Two wings creased over a
hollow body.)
Black will never turn to
white—
yet the perfume of our
struggle lingers
as each morning fresh
flowers
spring up from hell.
The day will come
when the earth is
emptied, the skies collapse
and all goes still—
when nothing remains but
the dayfly
folded
in a leaf.
But no one knows it.
I Saw A Tree ( The first poem Södergran ever
published)
I saw a tree larger than
all the rest
And full of unreachable
pine cones;
I saw a large church with
its front doors swung open
And all who walked
outside were pale and strong
And ready to die;
I saw a women who smiling
and wearing makeup
Gambled with her luck
And saw that she lost.
A circle was down around
these things
No one will step accross.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder