6 Şubat 2021 Cumartesi

ilk şiir kitabım DİP ŞİİR Serisinden çıktı



https://www.idefix.com/Kitap/Yuzlerin-Soylesisi/Edebiyat/Siir/Turk-Siiri/urunno=0001904895001

dünyadan seslere karıştı/m

very happy to have my 100 words here!

ayrıca Nisan 2021'de kitabımız Oxford Şiir Kütüphanesi tarafından ayın kitabı seçildi



https://oxfordpoetrylibrary.com/book-of-the-month-archive-2021/

28 Kasım 2020 Cumartesi

                                                                                                


vişne kokusu

  

istenmeyen bir yası taşıyor uzaklardan

rüzgârın sürükleyip getirdiği kor   

eşiği geçip yerleşiyor istenmeyen konuk eve

ne çok yüz…aynı bakışı bakıyor

 

hızla bırakıp çıkıyor haberci sürüklediği odu 

o ara elini eteğine kurulamayı akıl eden

kadının kucağına

kuşlar birikiyor vişne dalına

ne çok kuş… kanatlarına sokulmuş, susuyor       

     

saçlarından tutuşuyor kadın

tel tel eriyip akıyor içine   

içinden döşemeye   

sızıyor kirişteki örümceğin ipine kadar

toza dönüşüp yapışıyor tasa, tarağa, tereğe

çekip gidiyor perdeden güneş

potinler vişne kokmuyor

       

kırılıyor karıncadan kederli ince bir dal

gökyüzünü yırtıyor kuşlar

 

  

Elif Firuzi

 * Pelerin Fanzin II. sayıda yer aldı 


10 Ekim 2020 Cumartesi

 



Kavruk Otlar Zamanı*

                                                                                                                                                  

                                                                                insan nasıl tanır doğduğu yeri, ağaçlarından

                                                                    çocukluğun rüzgârı mı oturur dallarında?

                                                                    tavanında yitmemiş, solgun bir ay

 

bir sıcaklık yatışması eline yol kıvrımında  

gittikçe alçalan, eve uçan bulutlar

kalbini mahmuzlayan küçük bir anı; ilk kavgan, ilk kırığın, belki de karabiber tadı

taşları sıyırdıkça coşan su

kazlarla uçma hevesi, leğenli kayık   

yüzün biraz kir, biraz hayret, sıkça azar

saçlarında diklenen çocukluk, hep yokuş yukarı bir merak  

anne koynu gibi sıcak, baba yüzü kadar sert ve uzaktır gökyüzü

 

hep bir esinti umuduyla geçiyor mevsim-ler  

hasadı beklemiyor arpa tarlası

söğütler kavaklara sarılarak yürüse de dere boylarını             

kavruk otlar zamanıdır burada yaz

dudaklarını ısırıyor çocuklar, uzundur ıslık çalmıyor


dolup duruyor kente, Susuz çay   

ama sizin açık pencerelerinizden bizim şarkılarımız hiç.

 

Elif Firuzi

(Eliz Edebiyat,  Ekim 2020)

* artık köyü olamayıp, artık köyüne dönemeyip, türkülerini yüksek sesle söyleyemeyenlere 

 

 


28 Eylül 2020 Pazartesi

 

ARZUYA SIZMAK 

 

gök yaklaşıyor, bak..

nemli parmak uçlarıyla

gök yaklaşıyor

titrek buğular yükseliyor çatılardan

üşümek ne gökçe bir canlanma

 

unutulmuş kelimeler sunuyor güneş

küskırmızı sardunyalara

sadece sabahları duyulan kelimeler

ağır bir mevsim geçişi bu bahar    

 

sızılacak yerlere gitmeliyiz seninle   

bir sızıntıysa şiir, ve sezmek

adı yazmamalı kahve bardağında: Arzu

ayaklarımız kendiliğinden uğramalı   

üç nal lokantası’na, gar’a

 

uzak sazlıkları getiriyor  

çitlembikte gezinen esinti

Nederrijn boyunca uzanan sazlıkları  

her bahar pencereye taşıyor bu çitlembik

yaprak uçlarında yağmur damlaları

aldırmadan sızıyor eve doğru   

  

Elif Firuzi

*yeni e dergisi Eylül 2020 sayısında yayımlanmıştır.

                                                                                                                                                

                                                                                                                                   sibel’e

kabuk


kıyıyı siliyor sis, uzaklaşıyor kentin yarısı                            

suyu ürperiyor denizin, titriyor  

kürekleri koyunlarında yatan kayıklar

çıplak ağaç direkte sönüyor kış feneri

 

içten içe bağlanıyorum nemli sabah göğünün

ipek gri yoğunluğuna   

yaşamın derin hazzı seyreltiyor ağırlığımı    

çatıları kolaçan ediyor kuşlar, ayağı kayıyor bir martının   

nasıl da maceralı olmalı kuşların bir günü

isterse başka bir hayata da inanabilir insan

 

gökten ne umuyor suskun bacalar, cansız uydu tabaklar

yapayalnız bir minare ucundan ibaret siste uçuşan cami

sokağın gürültüsünü yutup yutkunuyor gün, bugün pazar

suya üflüyor kendini kıyıdan çaresiz bir hindiba

gitgide soğuyor kentin kalbi

 

konuşsam ağarmış çıkar sesim şimdi

susarsam kabuk bağlayabilir deniz

bana sol elini ver, soğuk elini

hüzün beyazı bir tülse zaman

 

 

ELİF FİRUZİ

 *Sibel Ünli, Samatya'dan denize yürüyen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi genç kadın.