Kavruk Otlar Zamanı*
çocukluğun rüzgârı mı oturur dallarında?
tavanında yitmemiş, solgun bir
ay
bir sıcaklık yatışması eline yol kıvrımında
gittikçe alçalan, eve uçan bulutlar
kalbini mahmuzlayan küçük bir anı; ilk kavgan, ilk kırığın,
belki de karabiber tadı
taşları sıyırdıkça coşan su
kazlarla uçma hevesi, leğenli kayık
yüzün biraz kir, biraz hayret, sıkça azar
saçlarında diklenen çocukluk, hep yokuş yukarı bir
merak
anne koynu gibi sıcak, baba yüzü kadar sert ve uzaktır gökyüzü
hep bir esinti umuduyla geçiyor mevsim-ler
hasadı beklemiyor arpa tarlası
söğütler kavaklara sarılarak yürüse de dere boylarını
kavruk otlar zamanıdır burada yaz
dudaklarını ısırıyor çocuklar, uzundur ıslık çalmıyor
dolup duruyor kente, Susuz çay
ama sizin açık pencerelerinizden bizim şarkılarımız hiç.
Elif Firuzi
(Eliz Edebiyat, Ekim 2020)
* artık köyü olamayıp, artık köyüne dönemeyip, türkülerini yüksek sesle söyleyemeyenlere
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder