sibel’e
kabuk
kıyıyı siliyor sis, uzaklaşıyor kentin yarısı
suyu ürperiyor denizin,
titriyor
kürekleri koyunlarında
yatan kayıklar
çıplak ağaç direkte sönüyor
kış feneri
içten içe bağlanıyorum
nemli sabah göğünün
ipek gri yoğunluğuna
yaşamın derin hazzı
seyreltiyor ağırlığımı
çatıları kolaçan ediyor
kuşlar, ayağı kayıyor bir martının
nasıl da maceralı olmalı kuşların
bir günü
isterse başka bir hayata
da inanabilir insan
gökten ne umuyor suskun
bacalar, cansız uydu tabaklar
yapayalnız bir minare ucundan
ibaret siste uçuşan cami
sokağın gürültüsünü yutup
yutkunuyor gün, bugün pazar
suya üflüyor kendini kıyıdan
çaresiz bir hindiba
gitgide soğuyor kentin
kalbi
konuşsam ağarmış çıkar sesim
şimdi
susarsam kabuk bağlayabilir
deniz
bana sol elini ver, soğuk
elini
hüzün beyazı bir tülse
zaman
ELİF FİRUZİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder