buraya yazmaya başlayalı bir yıl oldu. Yıl boyunca yazdığım şiirlerin çoğunu dergiler 'yayımlanmamış' şartı aradıkları için yayından kaldırdım. Bu sene ülkenin içinden geçtiği karanlık günleri yazmak, küçük olay ve örneklerle tarihi kayıt altına almak gibi bir düşüncem var. Bakalım ilerleyecek mi veya nasıl ilerleyecek..
günlük
20 Şubat 2016
Ah, allah aşkına ‘hepimiz pisliğin ortasındayız, kanıksadık’
demek nasıl bir insanlık halidir? Evet, pislik diz boyu ve biz ne yapacağımızı
bilemez durumdayız. Kendimizi çaresiz hissediyoruz. Yıllardır sustuklarımızı Uğur
Mumcu’da, Bahriye Uçok’ta, Gonca Kuriş’te, Gezi'de, Hırant'ın ve Berkin’in ölümünde avaz avaz bağırdık. Sesimiz kısıldı. İmzalar
attık, kadınlar ölmesin dedik, Barış diye bas bas bağırıyoruz. Durmadan
öldürülüyoruz, gaz atılıyoruz, tehdit ediliyoruz, işimizden oluyoruz, korkutuluyoruz.
Çok pis ve zalim bir dönemden geçiyoruz. Örgütsüz ve şaşkınız. Ancak “bu pislikte
boğulmaya mahkumuz” demek kendimize dair gelecek için de umut vermediğimiz bir nokta değil mi? ‘Hepimiz
pislendik ve bu iş böyle, n'palım’ demekle ‘bu solculardan hiç bir şey olmaz’
demek bence aynı derecede umutsuz. İnsana da hiç bir şey katmıyor. Annem, ‘ben
cesaretimi susmak için kullanıyorum evladım' der. Bazılarımızın, susuyorsam da
kendimin, susuşumda bir cesaret olduğuna inanmak istiyorum. Günler ve mücadele
bitmedi. Ölmezsek, gelecek günlerde hepimize çok ihtiyaç olacak bu ülkede. Eminim
hepimizin direneceği, insanı koruyacağı küçük alanlar vardır. Yolumuzun
üstündeki çiçekçiye günaydın demek, apartman kapıcısının halini hatrını sormak,
fırıncıya nasılsın demek (İsmail’ı tekmeleyen fırıncılara!) evet, bu kadar
küçük ama cesaret isteyen, insana insanı hatırlatan şeyler ki yaşadığımız
günlerde en çok buna ihtiyacımız var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder