17 Ekim 2024 Perşembe


sıradan bir günün beklentisi


sıradan bir gündür başlayan  

doğrulup kalkar merdivenleri inersin

durgun bir su gibi yavaş akar bacakların basamakları

kediyle konuşursun, dolabı açtığında bekler seni 

kapıyı çarpan rüzgârı tanırsın 

zaman sert diliyle oradadır, tavizsiz Mrs. East gibi söylenir 

mevsimler, bahçedeki yaban eriğinden geçiyor, der

yarım bıraktığın şeyleri bir bir hatırlatır     

ansızın gelen bir düşünceyi savuşturur elin

yüzünü bilmeden korursun


mutfak, masa ve pencereden hücum eden ışıkta

bir dilim ekmek kes, derin keskin bir bıçak kullan

açlığını iyice hissederek, ve doğurgan bir hayat ihtimali için 

beni yavaş yavaş affet.  


bir daha benimle yürümedi hiç

çayır dolusu o firfîrî gelincikler.


Elif Firuzi

23 Mayıs 2024 Perşembe

 


"Masadan Ayrılan İçin" adlı şiirim Lacivert'in Mayıs- Haziran 2024 sayısında.


Masadan Ayrılan İçin


Öyleydi_____

gözün aynasında

buğulu bir yeşim gölü

arada görünüp kaybolan

bir şeyin henüz ad bulmadan önceki

sırlı tadı.


Biliyordum______

hem bilmiyordum

bir gerginliğin üstünde oturduğumu

dalgınlığa sığınarak

beyaz bir tüyün uçuşunda

bir şey yin-yang oluyordu

nektarlı bir akşam vakti

aramızda.


Çözemediğim______

bir hakikati vardı ellerinin

her şeye tezat bir iyimserlik

tenin ahşaba teslimiyetinde

baktıkça uzayan parmakların.


Kalktığında_________

-zemini incitmedin-

beklenmedik bir armağan bıraktı gidişin

kalabalık masamıza, Tünel’de

güneşin son hüzmesinde

sandalyenin arkasında

ellerin.


Aynaydı, geçitti, akşamdı

Yalnızlığını adımlayıp gidişin.


Elif Firuzi

15 Mayıs 2024 Çarşamba

 


Gittikçe Kişiselleşen Bir Ayrılık İçin İkna Çalışması

 

/arzu sesi/

göğün açıklığını istiyor

sessizliğin içinde bulanan tin  

rüzgârın yavaş hızıyla süzülmek beyazlıklarda

estetik bir mesafeye ulaşmak, karmaşadan

belki huzur inşa eder: uzak!

 

zehirli bir yaşam sürüyor aşağıda insanlar

adımlarının gümbürtüsü bastırıyor

cılız kalp fısıltılarını          

kararan sular ağulu gölgeler gibi

sirâyet ediyor yaşam ışığı gösteren her şeye   

kimseler kalmak istemezdi böyle bir zamanda

yeryüzünde, kaynayan bir çizgi üstünde

ağrıyıp durmak 

haklıyla güçlü arasındaki çıplak kavgada

üzgün ve şarkısız taraf olarak

 

/ikna bâb-ı/

uygun bir yazgıdır belki de ayrılmak: bedeninden

alıp götürmek tini, donmuş çocuklarla dolu bu bahçeden    

bulutlar gibi uçuşup gitmek

coğrafya izini kaybederek, insanı hatırlatan her şeyi

iyi bir seçim yapacak kadar tanışığız burada ölümle

acının nasıl oluştuğunu öğrendik, hücreden ve tohumdan başlayarak  

son sapağı seçmek şimdi, zifirin içinden geçmeyi – son bir hurra!    

                 

        ters manyel

[yeryüzü şarkıların burada sona erecek, gözlerin göklere daima kapalı bir perde. kutsal Ra’nın ışıkları bir daha ısıtmayacak yüzünü. tenin öpülmenin tatlı  ürpertisinden ebediyyen mahrum!]

                                                

/savuntu/

hayat isteğim eridi. mevcudum: kan, kemik, soluk bir deri, tutukluk yapan bir düş - burası uygun!

yazgımın kıvrılıp açılmayan yerinde kırılmak, verimli ağaçların çatırdayan kökleri arasında

çürüyen portakal sularına sızarak, üzgün yafalara

burada kendimden ayrılabilirim.

                                                                                     non omnis moriar

 

Elif Firuzi

 

Şiir hakkında birkaç not:

*Non omnis moriar.- Horas’ın (Horatius) Odes kitaplarından birinde geçer. Charles E. Passage’in Latinceden İngilizceye çevirisinde “I shall not wholly die” olarak ifade edilmiştir. Türkçeye, “büsbütün ölmeyeceğim” olarak çevirebiliriz. (Horace, Odes, 3.30, Robert Kolej İbrahim Bodur Kütüphanesi, 2024.)

**Filistinli şair Rıfat el-Arir, ölmeden önce yazdığı “Eğer Ölürsem” (If I Must Die) adlı şiirinde, kendisine, kendi tenine bile veda edemeden ölen bir babadan söz eder. Bu şiir, -oraya kendini koyma iddiası gütmeden, insanın kendi kendisiyle vedalaşma ânı üstüne düşünen bir çalışmadır. Elif F.


27 Şubat 2024 Salı

                                                                                                                                                                           

Soğukların İlk Başlangıcı

~Tete için


Yolu dağıtıyor soğuk hava

kırık şeyleri: sümbüller ve güle benzeyen birkaç kokulu nergis

aşkı birdenbire kaybeden yoksun beden.  

Gövdeyi göğünden yaran kesikten

savrulan çıplak ağrı - yol üstü, yol altı, yüzükoyun. 

 

(Dünya dağınıklığı olmalı bu: elinle uzanıp kavrayamamak

içinde eriyen kor topunu.)

 

Evden çıkıp geliyorsun  -

arkanda bıraktığın adımlar donuyor, senin zaman haritasına işlediğin taze hayat:

boncuktan bir çerçeve içinde ince su yolları, amber sıcaklığı, ten tılsımı -

yatkınlığın olmayan soğuk bir mevsimdesin

ellerinden dökülüp gitmeyen bu kırık şeylerle

uçurumun ışığında

ak bir geyiğin gözlerinden bakıyorsun kendine.

 

Elif Firuzi


26 Ocak 2024 Cuma

 

Frieda Hughes’un Slyvia Plath için yazdığı “annem” şiirini moero portre sayısı için çevirmiştim. Moero Poertre// 6. sayı


okuma linki:  

Annem // Frieda Hugs