Okumaya Varış Serüvenleri: Sait Maden / Elif Firuzi
(metin için linki tıklamanız yeterlidir)
büyüme yazı / Akatalpa Mayıs 2022
yamaçlardan aşağı yaz bulutları uçar
uçsuzluğuyla mahcup kılar beni gökkubbe
ben, memeleri yeni kabaran bir çocuk
nereden gelir bulur beni
rindlerin kederi
henüz ağarmamış sabahlarda
ellerimin sevinciyle dönerim, bir
kap köpüklü sütle
rüzgâr yolumu keser, eteğimi şişirir, içimde
bir yere seslenir
rüzgârın yüzüme bıraktığı nemi severim ve kazların birden havalanmasını
sislerin içinden uzun vadilere
yamaçlardan aşağı, ayaklarım
pancar otlarını ezer
toprak kenara çekilir, ufak taşlar
yuvarlanır
gök bizi izler
ben bu mavi göğün altında
ne suyum
ne dağ
ne ağaç
yamaçlardan aşağı bir gölge, bir
kalp
gölgem uzar, vadiyi geçer, dağa
yayılır
kendimin ehli değilim, çocuğum, kalbim
nemlenir.
Elif
Firuzi
MARIUPOL
Tebrik ediyoruz seni Rusya
Bir kasabayı dümdüz ettin
Layık olduğun şakşaklar eşliğinde
Alaşağı et evleri de.
Bütün bunlar tamamladığında
Böyle vesikalı bir hak edişi
Yazık olmaz mı, taçlandırmazsan
Dümdüz ederek bir şehri?
Yeniden başlat taş devrini
Ve zahmete sokma kendini hiç
Moloz yığınlarının altındaki
Ölüleri gömmek için.
Senin o kudretli kalbin
Boğuk bir davul gibi çarpsın
Bütün şairlerin öldü
Şimdi iş başında kasapların.
George Szirtes
Çeviri: Elif Firuzi
https://parsomenfanzin.com/2022/04/10/mariupol-george-szirtes/
Eliz Mart Sayısı 2022
Halep’ten Terk
*
kadınlar geldiler, küme küme geldiler
koyu gölgeleriyle geldiler
uzun pardösüleriyle turuncu sandalyelere
geçerken uğramış gibi yerleştiler
kuşku ve merakla baktılar
kuşku ve merakla konuştular
kuşku ve merakla sustular
beni en iyi
anlatan sözcük yok, dedi biri
renkler kurudu
ve soğuk
adımı annem
istemiş, anlamı dağ; Nihâd
Halep’i terk
edeli çok oldu
üstümden
damlayan bu şey.. ağdasız keder
müzik başladığında kalktılar
kuşku ve merakla kalktılar
yaylı zıpzıplar gibi sallandılar bir süre
birbirlerine hayretle baktılar
kadınlar kahkahalara boğuldular.
Elif Firuzi
Çocukluğumun Ağaçları -Edith Södergran /Dönüşüm Dergi Onuncu Sayı, Mart 2022
ÇOCUKLUĞUMUN AĞAÇLARI
Çocukluğumun ağaçları çimenlerde uzun boylarıyla
suçlayıcı
sütunlar gibi dizilmişler
kafalarını
sallıyorlar: Nasıl biri oldun sen böyle?
Değersiz
biri gibi geçiyorsun yanımızdan!
Sen
çocuktun, her şeyi bilmeliydin,
niçin
bir hastalığın kapanına yakalandın?
Bir
insanoğluna dönüştün, şaşılası ve nefret dolu.
Çocuk
olduğun zamanlarda bizimle uzun sohbetler ederdin,
bilge bir bakışın vardı.
Şimdi
sana hayatının sırrını açıklamak istiyoruz:
Bütün
sırların anahtarı ahududu bayırındaki otlardadır!
Uykucu,
seni sarsmak istedik,
uyandırmak
istedik seni, ölü olandan ve uykundan.
Edith Södergran
Çeviri: Elif Firuzi
https://parsomenfanzin.com/2022/03/12/buyuk-kis-elif-firuzi/
BÜYÜK KIŞ
sabahları yağmur
tek tük sözcüklerle yağıyor
kiremitlere ve yapraklara tıpır tıpır
yağmurun hallerini düşünüyoruz pencerede
bir sessizlik oturuyor aramıza, bir bulut yönünü şaşırıyor ilk kez
kararmış baklalarıyla komşu bahçede akasya
cimri bir ev sahibini hatırlatıyor durduk yere
bir kuş geçse diyorum içimden,
sevimli bir telaş başlatsa
neşeli bir güne dönsek,
çilek tarlalarına daldığımız güneşli geniş bir yaz gününe
uzak ülkelerin özgürlüğüne,
yol sevinci ve arkadaşlığın içimizde fişeklediği sıcaklığa
kış geçiyor diyorsun birden,
denizi sürükleyen bir tanker gibi geçiyor kış
uzun bir cümleyle konuşuyorsun
yağmur sulusepkene çeviriyor, tentelerimizi uçuruyor poyraz şimdi.
boşluğa doğru geri bildirim
aliden aliye çoğalıyor aliler alilerden
alınları önceden gür yüzleri değirmi talihleri muskalı
alilerin
aliye don aliye kuşak aliye eliften mintan
eline tutuşturuluyor aliye bayramlıklar
bizim alilere de bir diyeceğimiz yok esastan
aliler alileri beşiz doğurmasın
bizim dilimiz biraz ayarsız ağzımız gıcırtılı benzimiz
bulanık
dizelerimiz eğri büğrü dizimizde den den dizdiğimizden
bizim ellerimiz //de// topraktan ama eteklerimiz var, evaze
biz hep biraz netameliyiz nedense bir tekinsizlik
hırkası üstümüzdeki
ezanla kalkıp her sabah boşuyoruz gelen-ekleri
kaatlarımız mühürsüz böylece vekalet basmıyor noterler
kafalarıyla olmazlıyorlar uzaktan kalkmadan minderleri
kaymadan
çekip çıkıyoruz oraları odakları gözlerimiz full/
bright/ arıza ışıkları
(kendi suyunun sesine dön, dön içinin sükûnetli gölüne)
şiirimiz besmelesizdir, kenara ayrılsın, üzülmesin er//k
sayın jüri.
Elif Firuzi